Sevgili Luna Topluluğu,
Geçmişte bir protokole değer biçmek zordu. Aslında hala bazı varlıklar için zor diyebiliriz.
Özellikle Bitcoin gibi nakit akışı yaratmayan varlıklar için bir değer biçmek hala ciddi anlamda zor. Stok akış modeli, blokzincir işlem ücretleri ve ayarlanmış işlem hacimlerini düşündüğümüzde, protokelleri değerlendirmenin kesin bir yolu maalesef yok.
Neyse ki, DeFi (Merkeziyetsiz Finans) protokolleri farklı — çünkü nakit akışları var. Böylelikle DeFi dünyasında bulunan protokolleri, geleneksel finans dünyasında kullandığımız birtakım metrikler ile değerlendirmemiz ve kıyaslamamız mümkündür.
Bugün birlikte bu metriklerin bazılarını inceliyor olacağız.
Bunların tümü, aslında yapmak istediğiniz olası bir yatırım için çok değerli verileri size gösterebilir. Ancak tabi ki yine de unutmamak gerekir ki, son zamanlarda piyasalar genelde anlatı odaklıdır.
Yatırım yapacağınız varlığın F/A (fiyat/arz) oranı birden düşükse bu aslında yaptığınız yatırımın mantıklı bir yatırım olduğu anlamına gelmez. Bu durumun tersi için de aynısını söyleyebiliriz. Burada aslında incelememiz gereken birden çok nitelik vardır. Unutmamak gerekir ki yatırımlar çok boyutludur.
Tüm bunlara rağmen, kripto piyasaları epey yol aldı. Son boğa piyasasında birçok günümüzde kullandığımız değerleme metrikleri yoktu diyebiliriz.
Bu metrikleri öğrenerek birçok farklı fırsattan yararlanabileceksiniz!
Token Metrikleri Hakkında Bilmeniz Gerekenler!
Daha önceden de söylediğimiz gibi: Yüzlerce yıldır süregelen geleneksel finansa kıyasla, DeFi ışık hızında ilerliyor. Yeni Merkeziyetsiz Finans (DeFi) paradigmasında, geçmişte öğrendiğimiz analiz metodolojilerini yeniden öğreniyor, yeniden düzenliyor ve yeniden uyguluyoruz.
Özellikle son birkaç yılda birçok farklı şey öğrendik. Bu noktada; artık protokollerin nasıl işlediğine ve nasıl değer kazandıklarına dair daha derin bir anlayışa sahibiz. Daha da önemlisi aslında onları analiz edecek ve yeni (eskisi kadar) değerleme ölçütlerini ortaya çıkaracak araçlara sahibiz.
Bu nedenle, bugün var olan bazı genel ve sektöre özgü ölçümlere bakarak bir protokol araştırırken göz önünde bulundurmanız gereken birkaç temel oranı incelemek için zaman ayıracağız.
İşte aklınızda bulundurmanız gerekenler:
Genel Metrikler
1: Piyasa Değeri ve Tamamen Seyreltilmiş Piyasa Değeri (TSPD)
Bir protokolün piyasa değeri ile tamamen seyreltilmiş piyasa değeri (TSPD) arasındaki farkı anlamak, bir varlıkta uzun süreli yatırım yapmak isteyen yatırımcılar için çok önemli olabilir.
Eğer ki protokolün piyasa değeri ile TSPD’si arasında büyük ölçüde tutarsızlık varsa, henüz sirkülasyona girmemiş büyük ölçüde token olduğunu buradan anlayabiliriz. Sonuç olarak, yatırımcılar bu yeni tokenler piyasaya girdikçe belirli miktarda satış baskısı olabileceğini kabul etmelidirler.
Bu durum, özellikle sirkülasyondaki token miktarının toplam arza göre büyük ölçekte az olduğu yeni halka sunulan protokoller için geçerlidir. Örneğin, Curve’u ele alırsak CRV token ilk kez piyasaya sürüldüğünde token $15-20 üzerinde işlem görmekteydi ve TSPD’si 50 milyar doların üzerindeydi. Yani, o zamanlar TSPD’si Ethereum’un ki ile kıyasla daha yüksekti diyebiliriz.
Bu tür bir tutarsızlığın farkına varmak, değerlemesi mantıksız olan projeleri tespit etmek ve dolayısı ile yeni yatırımcılar için büyük ölçekte para kaybını engelemeye yardımcı olabilirdi. Sonuç olarak, CRV token özelinde piyasa bu tutarsızlığın farkına vardı ve kendisini daha makul seviyede değerlemeye doğru bir düzeltmeye gitti. Buradan nasıl bir ders çıkarabiliriz? Bu tür durumlarda bahsedilen varlık için arz programını, mevcut süreçlerini bilmek ve mevcut değerlemenin nasıl bulunduğunu bilmek uzun süreli yatırımlar yaparken (özellikle yeni piyasaya çıkan protokoller için) son derece yardımcı olacaktır.
2: Toplam Kilitli Değer (TKD)
Toplam kilitli değer aslında DeFi’da en yaygın bilinen metriklerden birisidir. TKD, yönetişim altında bulunan varlıkları ve bir diğer deyişle protokolde tutulan toplam kilitli varlık değerini göstermektedir. Genel olarak bir protokoldeki kilitli varlık miktarı ne kadar fazlaysa o kadar iyidir diyebiliriz.
Bu durum insanların ne amaçla olursa olsun (getiri sağlamak, likidite sağlamak, teminat olarak kullanmak gibi) bir nebze güvenerek, sermayelerini bu protokole kilitlemeye gerçekten istekli oldukları anlamına gelir.

Bununla birlikte, likidite madenciliğinin tanıtılmasıyla birlikte bu durumu teşvikli TKD ve teşviksiz TKD ile daha farklı noktalara parmak basacağını anlamak önemlidir. Teşvik edilmeyen TKD’de 1 milyar dolarlık bir protokol, tüm likiditenin yüksek getirilerle beslendiği 1 milyar dolarlık teşvik edilen TKD’si 1 milyar dolarlık bir protokole göre hizmete yönelik talebin çok daha yüksek olduğunun göstergesidir.
TKD’yi daha iyi anlamak için bir örnek üzerinden gidelim: Uniswap ve Sushiswap
2 protokolde yaklaşık olarak benzer TKD değerlerine sahiptir. Uniswap 4.9 milyar dolar, Sushiswap ise 3.9 milyar dolar TKD’ye sahiptir. İki protokolde yatırımcıları sürekli likidite sağlayacıları olarak korumak adına ödüller (UNI veya SUSHI) dağıtmaktadır. Bu örnekteki merkeziyetsiz borsalar, kripto para dünyasındaki teşvik mekanizmalarının yeni ekonominin oluşturulmasındaki önemini bir kez daha vurgulamış bulunmaktadır.
Bu durum aslında herhangi birinin diğerinden daha iyi olduğu hakkında kesin bir karar vermemize yetmese de dikkat etmemiz gereken önemli metriklerden birisidir diyebiliriz. Dolayısıyla bir değerleme metriği olarak TKD’ye bakarken, bunun ne kadarının teşvik edilip edilmediğine baktığınızdan emin olun.
3- Gelir
Bir protokolün geliri, protokolün arz tarafındaki kişilere ödenen komisyon tutarının toplamına eşittir. Örneğin AMM modeli ile çalışan merkeziyetsiz borsalar (Uniswap, Sushi, vs.) için bu durum, likidite sağlayıcılarına ödenen toplam işlem ücreti olabilir; merkeziyetsiz para piyasaları protokolleri (Compound, Aave, vs.) için bu, borcu veren kişilere toplam ödenen faiz miktarı olabilir.
Aslında bu metriği kullanıcıların bahsedilen protokolü kullanmak için ne kadar komisyon ödemeye istekli olduklarına indirgeyebiliriz. Bu nedenle gelir, diğer ölçütler kadar önemli bir metriktir. Tam anlamıyla insanların hizmet karşılığında bir protokole ne kadar ödeme yapmaya istekli olduklarını gösterir. (Mesela herhangi bir ERC20 tokeni arasında 7/24 kolay ve hızlı takaslar yapmak gibi)

4- Protokol Kazançları
Gelir, kullanıcıların protokole ödemeye razı oldukları ve büyük ölçüde temel hizmeti sağlayan arz tarafındaki kişilere ödenen miktar olarak tanımlanırken, protokol kazançları ise aslında protokolün sahip olduğu tokenin değerini artıran bir metrik olarak adlandırabiliriz. Burada önemli olan protokolün esasını baz alan kar marjıdır.
Bununla birlikte, tıpkı erken aşamadaki girişim ve büyüme şirketlerinin hissedarlara temettü ödememesi gibi, her protokol de tokene nakit akışı tahsis etmez. (Belki de şirketin bu safhasında sermayesini temettü olarak dağıtması verimli bir kullanım/büyüme stratejisi olmayabilir.)
Yine Sushiswap örneği üzerinden inceleyelim. Sushiswap, takaslardan elde edilen gelirin yaklaşık olarak %16’sını xSUSHI paydaşlarına yönlendirmeyi seçmiştir. Böylelikle yatırımcıları SUSHI tokeni daha uzun süreli bir yatırım aracı olarak görmeleri için yeni bir teşvik mekanizması oluşturmuştur.

5- Fiyat / Satış Oranı
Fiyat/Satış oranı (F/S), bir protokolün piyasa değeri ile gelirini karşılaştırır. Bu metrik, piyasa değerini gelirle karşılaştırdığı için sağlam bir parametre göstergesi görevi görür. Geleneksel finans için konuşacak olursak F/S oranı, piyasanın varlığa yani ürettiği gelir miktarına ve gelecekteki büyüme beklentisine göre nasıl değer verdiğini ölçmek için temel bir nitelik işlevi görür.
En temelinde F/S oranı, pazarın elde edilen her $1 için $X ödemeye istekli olduğu anlamına gelir. İlginç olan, F/S oranının farklı protokoller bağlamında farklı anlamlara gelebilmesidir. Birkaç örnek inceleyelim:
Merkeziyetsiz Borsalar: Piyasa, işlem ücretlerinde kazanılan her $1 için $X ödemeye razıdır.
Borç Verme: Piyasa, borçlular tarafından ödenen her $1 faiz için $X ödemeye hazırdır.
Getiri: Piyasa, LS’ler (Likidite sağlayıcıları) için elde edilen her $1 için $X ödemeye hazırdır.
Bu nedenle, F/S oranı, nüanslı olabileceğinden sektörler arası karşılaştırmalar için en iyi gösterge değildir diyebiliriz. Ancak benzer protokolleri karşılaştırırken değerli bir oran olarak hizmet eder!

6- Fiyat / Kazanç Oranı
Birçok De-Fi protokolü erken büyüme aşamasındayken, token sahipleri için doğrudan nakit akışlarının olmaması, geleneksel dünyayla paralel olarak, yaygın bir durumdur. Bu bilgiyle, endüstri olgunlaştıkça ve daha fazla sayıda protokol çeşitli faaliyetler için token sahiplerine temettü dağıttıkça Fiyat/Kazanç oranı her zamankinden daha işlevli ve alakalı hale gelecektir.
Bununla birlikte, günümüzde token sahiplerine doğrudan nakit akışı sunan Maker, Sushiswap, Kyber ve diğerleri gibi birkaç protokol vardır. Token terminalinden elde edilen gelir verilerine ve her bir protokol için temeldeki kar şemalarına dayalı olarak geçerli protokeller için mecvut Fiyat/Kazanç oranlarına ilişkin metematiksel şema ekte gözüktüğü gibidir.

7- Kilitli Değer / Gelir Oranı
Kilitli değer / gelir oranı, bir protokolün sahip olduğu sermayeden gelir üretmede ne kadar verimli olduğunu anlamak için ilginç bir ölçüm işlevi görebilir. Referans olarak, bu metriği bir protokolde olan toplam kilitli değeri yıllık gelire bölerek hesaplıyoruz.
Yukarıdaki oranlara benzer olarak, bu tam anlamıyla protokol kilitli her $1 için $X üretebilir anlamına gelmektedir.
X değeri ne kadar azsa protokol temel sermayeden ücretler elde etmede o kadar etkilidir ve benzer bir protokolden daha iyi bir yatırıma işaret edebilir. Örneğin, burada kilitli değere göre ilk 10 protokole ait oranlar verilmiştir.
Protokole kilitlenen her dolar için elde ettiği kazanç ile, Uniswap öncülük ediyor. Aslında bence epey verimli bir durum bu!

Sektöre Özgü Değerleme Metrikleri
Sektöre özel metrikler, bir protokolün amacına yönelik kullanılıp kullanılmadığına dair temel parametresel ölçümler olarak hizmet eder.
Merkeziyetsiz borsada ne kadar hacim var? Borç verme protokolünden ne kadar borç alınıyor? Sentetik varlık basanlar var mı?
Bunlar, her bir protokolün uygulanabilirliğini ve kullanımını araştırırken sormanız gereken temel sorulardır. İşte aklınızda tutmanız gerekenler!
Merkeziyetsiz Borsalar (DEX’ler)
1- Takas Hacmi
Doğal olarak, bir likidite protokolünün başarısını ölçerken bakacağımız en temel metriklerin başında toplam takas hacmi gelir. Likiditenin yüksek hacminin olması, likidite sağlayıcıları ve token sahipleri (eğer varsa) dahil olmak üzere protokol katılımcıları için daha fazla nakit akışı anlamına gelmektedir.

2- Fiyat / Hacim Oranı
Fiyat-Hacim oranı (F/H), Fiyat-Satış oranı (F/S) ile benzer özelliklere sahip olan merkeziyetsiz borsalara özgü bir değerleme metriğidir. F/H oranı, protokolün tamamen Seyreltilmiş Piyasa Değeri (TSD) alınarak ve bunu borsanın günlük hacmine bölerek hesaplanmaktadır.
Bu oranın arkasındaki mantık, bu likidite protokollerini ürettikleri gelir miktarına göre değerlendirmekten ziyade, farklı alım oranlarına sahip protokollere bakıldığında daha nüanslı hale getirebilir. F/H oranı tüm bu verilerden sıyrılarak piyasanın nasıl değer verdiğini hacim miktarına göre tanımlar.
Merkeziyetsiz Para Piyasaları
3. Günlük Net Borç
Compound, Aave, Cream ve diğerlerinde olduğu gibi para piyasaları protokolleri için toplam ödenmemiş borç ve kullanım oranları protokolden borç alma talebini gösterir.
Bu, faiz oranı protokollerinde çarkı döndürmek için önemli bir anahtardır. Borç alma talebi ne kadar yüksek olursa, mevduat sahipleri için o kadar yüksek faiz oranları olur ve bu da kişilere sisteme likidite eklemeleri için güçlü bir teşvik sağlar. Böylece protokol borçlanma kapasitesi talebini arttırır.
Basitçe anlatmak gerekirse, daha fazla borçlanma talebi demek, protokole sermaye ekleyecek olan tedarikçiler için daha yüksek oranlar anlamına gelir.

Türev Araçları
4. Toplam Ödenmemiş Borç/Türevler
Synthetix ve Maker gibi türev protokolleri için ödenmemiş borç veya sentetik varlıklar, gelir ve protokol kazançlarının arkasındaki temel etkenlerden biridir.
Ödenmemiş borç ne kadar fazlaysa, protokolün para kazanması için o kadar daha fazla sermaye mevcuttur ve token sahiplerine dağıtılabilecek daha fazla nakit akışı demektir.
Yine özetlemek gerekirse, ödenmemiş borç, protokolün sentetik varlıklarına (Maker için DAI, Synthetix için Synths gibi) yönelik talebin önemli bir göstergesidir.

Sigorta
5. Aktif Sigorta
Nexus Mutual ve Cover gibi sigorta protokolleri için aktif teminatlar bu alan için en temel göstergedir.
Basitçe anlatmak gerekirse, piyasanın protokole karşı ‘sigorta poliçeleri’ne olan talebini gösterir. Aktif teminat tutarı ne kadar yüksek olursa, o kadar çok sigorta poliçesi satılır ve bu da protokolün daha fazla prim (protokol için gelir) topladığı anlamına gelir. Bununla birlikte NXM belirteci, havuzdaki toplam sermaye ile bağlantılı olduğundan Nexus Mutual ile doğru orantılıdır. Ne kadar fazla aktif teminat olursa, sermaye havuzu tarafından o kadar prim kazanılır ve bu da Nexus Mutual’ın tahvil eğrisi üzerinde yukarı yönlü bir baskıya neden olur.

Özet Olarak;
Son zamanlara baktığımızda her protokolü ayrı ayrı incelemenin birçok farklı yolu var. Neyse ki endüstri birçok farklı anlamda protokolleri kıyaslayabileceğimiz ve değerlendirebileceğimiz bir ekosisteme haline dönüştü.
Bununla birlikte, bahsettiğimiz metriklere ek olarak nispeten önemli olan hatta zaman zaman sayısal metriklerden bile daha önemli olan niteliksel metriklerde vardır. Bunlar ekibin kalitesi, yeni çıkardıkları ürünler ve birçok farklı türde teknolojiyi içerebilir.
Tıpkı geleneksel finansta olduğu gibi temel değer metrikleri büyük ölçüde değişti.
Değer yatırımlarına baktığımızda biraz modası geçmiş gibi gözüküyor. Artık tüm pazar anlatı odaklı. Piyasalar değer varlıklarını gelir çarpanlarına göre veya fiyat/kazanç oranına göre fiyatlamıyor. Şirketin anlatısına ve vizyonuna göre değer veriyorlar.
Bu durum tabi ki kripto piyasası için de geçerli. Örneğin gündemde NFT’ler varsa, birçok NFT projesi diğerlerine göre çok daha fazla fiyatlanıyor. Bunu anlamak için analiz yapmaya gerek bile yok!
Bununla birlikte, temel değerleme metrikleri (özellikle benzer amaç güden protokolleri araştırırken) fikir verme açısından önemlidir. Örneğin bir proje direkt 50 milyar dolarlık TKD ile piyasaya çıkarsa ve piyasa değeri açısından üzerine inşa edildiği (yerine geçtiği) protokolden daha fazla bir değerlemeye sahipse, muhtemelen yatırım yapmak için pek de mantıklı bir zaman değildir. Pazar muhtemelen çok aşırı genişlemiştir.
Günün sonunda, kripto piyasasının genç, verimsiz ve temel ilkelere uymayan çılgın ve irrasyonel hareketlere meyilli olduğunu görmek ve bunu kabul etmek çok önemlidir.
Her ne olursa olsun, yukarıda özetlemeye çalıştığımız gibi temel değerleme metrikleri, yatırım yaparken tezinizi destekleyecek kesin kararlar vermek için önemli bir gösterge olarak hizmet eder.
Sınırlı sayıda insanın katılabildiği Luna Discorduna üye olmak için tıklayın
Bankless’ın “Token Metrics You Should Know” fikir ve yazısından uyarlanıp türkçeleştirilmiştir.
Luna Sözlük
Piyasa Değeri: Market Cap
Tamamen Seyreltilmiş Piyasa Değeri: Fully Diluted Valuation (FDV)
Toplam Kilitli Değer: Total Value Locked (TVL)
Gelir: Revenue
Protokol Kazançları: Protocol Earnings
Fiyat / Satış Oranı: Price to Sales Ratio
Fiyat / Kazanç Oranı: Price to Earnings Ratio
Kilitli Değer / Gelir Oranı: Value Locked to Revenue
Takas Hacmi: Trading Volume
Fiyat / Hacim Oranı: Price to Volume (P/V) Ratio
Günlük Net Borç: Daily Net Borrow
Toplam Ödenmemiş Borç/Türevler: Total Outstanding Debt/Derivatives
Aktif Sigorta: Active Cover